Doğum Sonrası Depresyonu (Lohusa Depresyonu) Bu içerik 1700 kez okundu
Kadınlarda Doğum Sonrası Depresyonu ve Tedavisi
Kadınlarda gebelikle birlikte değişen hormonal seviyeler, doğum sonrasında hızlı bir düşüş yaşar. Hormonlardaki bu düşüş, çoğu zaman kadınlarda doğum sonrası depresyon olarak adlandırılan Postpartum Depresyon (PPD) olarak adlandırılan bir psikolojik rahatsızlığa neden olabilir. Bu hastalığa yalnızca kadınlarda rastlanır ve genellikle üretkenlik döneminin sonlarında ve doğum sonrası lohusa döneminde görülür. Postpartum yani doğum sonrası depresyonu, kadındaki fiziksel, duygusal ve davranışsal bazı değişikliklere neden olabilir. Bu depresyon türü yalnızca ilk doğumda değil, daha sonraki doğumlarda da kendini gösterebilir. Bebek doğduğundan itibaren ilk hafta ila üç hafta arası başlar. Bu depresyon için teşhis konulurken yalnızca doğum ve başlangıç değil, yaşanan değişimin şiddetine de bakılmaktadır. Bebek sahibi olmak, hormonal değişimlerin de sebebiyle kimyasal, sosyolojik ve psikolojik pek çok baskıyı da beraberinde getirebilir ve bu baskı sonucu anne, doğum sonrası depresyonu son derece şiddetli yaşayabilir. Bu yüzden lohusa depresyonu ile halüsinasyon gibi daha şiddetli belirtilen gösteren doğum sonrası psikozu karıştırılmamalıdır. Bir başka durum da “annelik hüznü” ya da “bebeklik dönemi melankolisi” denen bir olaydır. Bunla karşı karşıya kalan anneler genellikle ilk birkaç hafta üzüntülü, ağlamaklı, uykusuz ve neşesiz görünebilir. Fakat bunun süresi hem kısadır hem de şiddeti doğum sonrası depresyona göre çok daha azdır.
Postpartum Depresyonun da elbette tedavisi mümkündür. Bu durum hafif ilaç ve danışman tedavisi ile çoğu zaman atlatılabilir. Fakat sınır, psikoz duvarını aşarsa o zaman antidepresan ve antipsikotiklere başvurulur ve anne psikolojik bir tedavi sürecine girer.
Peki Doğum Sonrası Depresyon (Postpartum Depresyon) Sebepler Nelerdir?
Doğumdan sonra hormonal değişimlerde ani düşüşler yaşandığını belirtmiştik. Fakat bu kimyasal değişimler ve depresyon arasında henüz net bir neden bulunabilmiş değil. Bunun yanı sıra erkeklik hormonu olan östrojen seviyesi, gebelik esnasında 10 kat artmaktadır. Aynı şekilde progesteron için de geçerlidir. Bu seviyelerin hızlıca düşmesi, annedeki bebek sahibi olduktan sonra nükseden sosyolojik ve psikolojik gerilim ve baskı da lohusa depresyonu sebepleri arasında yer alır. Özetlemek gerekirse nedenleri:
Hormonal Değişimler: Östrojen ve progesteron seviyelerinde düşüş ve duygudurum bozuklukları. Tiroid bezlerindeki hormonların ani düşüşü ile depresyon eğilimi.
Uyku Kaybı: Yeni doğan bebek ile ilgilenmek annede uyku sorunlarına yol açabilir ve bu durum depresyonu tetikleyip riski arttırabilir.
Genel Duygusal Sorunlar: Bu önemli değişim, bir kadının hayatında çok büyük bir dönüm noktasıdır. Kadında kimlik bunalımı, kendini eskisi gibi çekici ve güzel hissetmeme, vücuttaki fiziksel değişimleri kafaya takmakla birlikte sosyal ve psikolojik baskı hissetme gibi durumlar gelişebilir.
Doğum Sonrası Depresyonu İçin Riskli Kişiler Kimlerdir?
Daha önce depresyon geçirmek, kadının depresyon geçmişi olması
Aile üyeleri içinde, genetik faktörler göz önüne alındığında psikolojik rahatsızlığı olan bireylerin olması
Eş ile ilgili sorunlar ve henüz pozitif anlamda çözülmemiş problemler yaşaması
Son yıllarda aşırı stres yaşanmış olması
Bebekte fiziksel bir engel olması
Çevreden ve aile bireylerinden fazla destek görememe
Bipolar bozukluğa sahip olma
Ailenin maddi güçlük çekmesi, maddi olanakların kısıtlı olması
Anne, daha önce doğum yaptıysa ve lohusa depresyonu geçirdiyse bu kişiler risk faktörü yüksek hastalar olabilir.
Doğum Sonrası Depresyonun Belirtileri
Aşırı ağlama
Depresif ve hüzünlü ruh durumu
Ani ve şiddetli duygu durum değişiklikleri
Sevdiklerinden uzaklaşma, soğuma
Bebekle bağ kuramama, kurmakta zorlanma ya da bebekten uzak durma eğilimi
İştah kaybı ya da normalden daha fazla yemek yeme isteği
Çok uyuma ya da uykusuzluk durumu
Keyif alınan aktivitelere karşı artık ilgisiz olma, hobilerin zevk vermemesi
Aşırı enerji kaybı ve bitkinlik hissi
İyi bir anne olamama korkusunun şiddetli hissedilmesi
Çok fazla öfke, asabiyet ve agresiflik
Kendini değersiz, çaresiz ve yetersiz hissetme
Utanç ve suçluluk duygularına kapılma
Sürekli kafada dönen intihar ve ölüm düşüneleri
Odaklanma sorunu, konsantrasyon eksikliği
Şiddetli endişe durumu ya da panik atak krizleri
Günlük basit işleri bile yapamama
Annenin kendine ya da bebeğe zarar verme düşüncesinde olması
Şu soruların cevabı olumsuz ise mutlaka doktorunuza başvurunuz:
Bu belirtilerden bende iki haftadan uzun süren var mı?
Belirtiler iyiye mi yoksa kötüye mi gidiyor?
Bebeğinize bakmak zor mu geliyor?
Günlük işlerinizi yapabiliyor ya da tamamlayabiliyor musunuz?
Cevaplardan en az herhangi biri bile olumsuzsa doktorunuzla derhal iletişime geçmelisiniz.
Doğum Sonrası Depresyonun Tedavisi
Duygudurum Düzenleyicilerin tiroid hormonlarının seviyelerini azaltması tiroid bezlerinde işlevsizlik yaratır. Bu durumda anneye tiroid için tiroid hormonu verilmelidir. Aç karna içilen bu ilaç greyfurt ile tüketilmemelidir.
Yeni doğum yapmış annelerden her yedi tanesinden birinde, doğumdan sonra şiddetli ve uzun sürebilen depresyon geliştirecektir. Her bin kadından birinde ise “postpartum psikoz” denen çok daha ciddi bir durum gelişir.
Postpartum depresyon semptomlarının şiddetine ve tipine göre farklılık gösterebilir. Tedavi seçenekleri ise: Anti-anksiyete yani kaygı azaltıcı ve antidepresan ilaçlardır. Karma hastalarda ki bu hastalara Disforik Mani denir, duygudurum dengeleyicileri ilaçlar kullanılmaktadır.
Eğer psikotik belirtiler eklenirse psikoz durumunda psikoz için kullanılan ilaçlar tedaviye ilave edilir. Eğer emziriyorsanız depresyon, anksiyete ya da psikoz ilaçlarını kullanamayacağınızı düşünmeyin. Eskiden emzirme döneminde hiçbir ilaç kullanılmadığı düşünülürdü. Şimdi ise durum çok daha farklı. Birçok duygudurum düzenleyici ilaç rahatlıkla bu hastalara verilebiliyor.
PPD ile Başa Çıkma Rehberi
Her şeyden önce doktorunuza güvenin ve tedavi için öneri ve tavsiyelerine harfiyen uyun. Doktorunuzun tedavi süresince ise sağlam bir temel oluşturmak için aşağıdaki maddeleri uygulayarak lohusa depresyonundan çıkma süresini aza indirebilirsiniz.
Yeterince dinlenin
Sağlıklı beslenmeye başlayın
Kısa da olsa bir egzersiz rutini oluşturun ve bunu her gün yağın. Örneğin bebeğinizle yürüşe çıkın.
Kendinize “kişisel” vakit ayarlayın. Annenizden ya da teyzenizde veya bir arkadaşınızdan 1 saat de olsa bebeğinizle ilgilenmesini isteyin ve bu 1 saati dışarıda keyif aldığınız aktiviteleri yapmakla geçirin. Örneğin mağaza dolaşın, kitapçı gezin ya da bir yerde oturup kahve içerek müzik dinleyin.
Sevdiklerinize durumu açık açık anlatın ve onlarla bunu paylaşın. Size sırtlarını dönmeyeceklerdir. Konuşmaktan ve paylaşmaktan çekinmeyin.
Kendinizi soyutlamayın, eve kapanmayın, aktivitelerinizi ertelemeyin ve dostlarınızla bağınızı koparmayın.
Özellikle annelerle deneyimleri hakkında sohbetler edin, onlarla fikir alışverişi yapın.
Terapi ya da ilaç verildiyse bunların neticesinde kendinizi kısa bir süre sonra iyi hissetmeye başlayacaksınız demektir. İnsanların yaptığı en büyük hata ise bu aşamada “zaten kendimi iyi hissediyorum, artık toparladım” diyerek tedaviyi yarıda bırakmasıdır. Doktorunuz tedavi süresini ne kadar belirlediyse o kadar devam edin. Gerekirse ve tedavi süresi doktorunuz tarafından uzatılırsa kesinlikle bırakmayın. Bu durum depresyonun tekrarlamasına ve şiddetlenmesine sebep olabilir.
Tüm Hakları Saklıdır. 2011 Kahvemvefalim.com
Derya Abla adı ve logosu tescilli bir markadır.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz. Kabul Et